bankada sıra bekliyordum.
numaram 968 di. unutup unutup bir daha bakıyordum.
böyle zamanlarda bir tür boşluk hissine kapılırım. çantamı karıştırmaya başlar, önemli birşeyler arıyormuş gibi yaparım. sonra o da kafi gelmediğinde pes eder çevremdeki insanlara bakarım. giydikleri kıyafetlerden, saçlarının biçiminden bir süslü karakter analizi yaparım. sonra kendi içimde bu bilmişliğimle övünürüm. dışarıya sadece kibirli bir gülümseme sızar.
bu ayrıntıları niye mi anlatıyorum. çünkü hayatımın parçaları.. yani o anlar da yaşandı. 968 olmadan önce numaraların olduğu kırmızı ışıklı tabelalara gözlerim daldı. o süre zarfında, kendimi sevdiğim adamın kollarında hayal ettim. yani öyle bir adam olmasa da varmış gibi hayal ettim, onun olasılıksız varlığıyla mutlu oldum. onunla hiç gezmediğimiz bir kasabada el ele gezdik. arada bi insanların gözleri önünde öpüştük ki, bu gerçekte yaptığım bişey değildir, hayalime nasıl bulaştı bilinmez. onunla bu kasabada yetişen her meyveyi tattık. üzümleri ezen insanlara yardım ettik. sadece benim şımarıklığımdan yaptık bütün bunları. bir köylü evini bize kiralamıştı. ben biraz daha gezerken onun bana güsel bir akşam yemeği hazırlamasına ne demeli.. o yemyeşil pencereden benim gelişimi bekliyormuş meğer. ona aldığım karadut şarabını minik ellerimle arkamda saklamaya çalışıyordum ben de. beyaz elbisemle yine kendimi bir melek gibi hissederek kapıya koştum. şarabı gösterdim pek bi mutlu oldu. içmeyi severdi. içmeyi sevmeyen bir adam hayallerime giremezdi zaten. rüzgarla dans eden beyaz tülün ardındaki balkonda beni bişeyler bekliyordu. çıplak ayaklarım ahşap evinde mutluydu. balkona gidene kadar dans ettik olabildiğince yavaş.. ve sanki upuzun bir müzik eşiliğinde. boynumda elleri.. yumuşacık.içim titriyordu. dışım bunu biliyordu. utangaç bir çocuk nasıl olabiliyordum birden. bazense şeytan kadar günahkar..şeytan kadar seksi.şeytan kadar ölümsüz. elimi tuttu. en küçük parmağımdan öptü. beni böyle öperdi çoğunlukla. küçük küçük. uzun ve tadı kaçana kadar değil.. sonra akşam yemeğini gördüğümde yapıştım dudaklarına. bi ısırık aldım. ben de böyle kaybedecekmiş gibi öperdim onu. ısırıklarım beni ona her an hatırlatsın diye sanki.. karadut şarabımızı onun hazırladığı lezizzz(ımmmmmmmmm) yemekler eşliğinde içtik. gece olmuştu güzel sohbetlerimizin ardından. ben en son kucağında yudumluyordum son kadehimdeki şarabı.
uykum geldiğinde huysuzlaşmaya başladığımı gayet iyi bildiği için, beni kucaklayıp bu köy evimizdeki yatağımıza yatırdı. kollarımı ayırmak istemedim boynundan. bi bacağımı onun üzerine atarak, bir kedi kadar huzurlu uyumuşum.

-hanımefendİ! HANIMEFENDİ!

-...

-968

-...

Yorumlar

  1. evet evet aynen bende kapılıorum o boşluk hissine ve aynen dedin gibi oluyo hareketlerim. sonra dalıp gidiosun bi an lakin senin gibi geniş kapsamlı ve bu kadar hoş olmuyo hayallerim ;) delü hatunun sıra beklerkene hayalleri bile güzel yahu =)

    YanıtlaSil
  2. :) deli hatunun hayalleri güsel sadece. artık gerçeği de güsel olsun isteeerrr:)

    YanıtlaSil
  3. oda olur zamanla damalamm=) döktürmüşsün yine eline sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

whisper