hal-ü solüsyon

küçük odasında sıcak su torbasına sarılıp uzanıyordu. odadaki herşey bembeyazdı. demir parmaklıkların ardındaki yeşillik çok rahatlatıcıydı. dışarı çıkıp patrickle çimlere uzanmak istedi.ama sonra onun da arkadaşları gelicekti.bunu istemiyordu.çünkü sadece patrickin sohbeti onu mutlu ediyordu..patricki çağırdı.birlikte görevlileri atlatıp bahçeye çıktılar..bahçedeki büyük ağacın altında uzandılar.birbirlerinin çıplak ayaklarını seyredip güldüler. karıncaları sevdiler.sonra patrickin arkadaşları geldi.birşeyler konuştular aralarında kendi dillerinde.ağız dolusu laf ettiler onun anlamadığı..hemşirenin hızla geldiğini görüyordu. patrick ve arkadaşları hala konuşuyorlardı. uyardı onları.saklanın dedi.aldırmıyorlardı.gülüşüp durdular. biraz sinirlendi bu duruma.ama patricke kızamıyordu bile.bu tuhaf yerde onu tek anlayan oydu.ve diğer arkadaşları.birçok ülkeden arkadaşları vardı.türkiye, rusya, ispanya..evet ve bir çoğu da diğerlerinin dilini biliyordu. hemşire geldi ve keiranın koluna bir sıvı yol almaya başlamıştı bile.damarını buldu sıvı..damarları ilacı yutarken kafayı bulduklarını hissettiler.günün belli saatlerinde bu ilaçla gerçekten mutlu oluyorlardı.keiranın kasları birer birer gevşedi.gözkapaklarını açık tutmak için direndi ancak içindeki sıvı buna izin vermedi ve gözleri kapandı.
uyandığında beyaz odasındaydı.patricki düşünürken buldu kendini.şırıngayı koluna sapladıklarında kaybolmuştu bütün arkadaşları.anlam veremedi.kaçtıklarını düşündü.ama şu an yine yanındaydı.başucunda ona kütüphaneden aldığı bir kitabı okuyordu.uyandığını görünce, bir öpücük verdi. yanağıyla gözü arasında her hangi bir noktaya isabet etti dudaklarından kaçan bir hayalet. bugün ailesi gelicekti.onlara patrickten bahsetmeyi düşünmüyordu çünkü bir türlü onu dinlemiyorlardı.sadece buranın kızlarına iyi gelip gelmediğini tartışıyorlardı kendi aralarında.
....
nihayet gitmişlerdi.patrick ona bir sorunundan bahsetmek istiyordu.birden diğer arkadaşları yanlarında belirdi.patrick onlara bir işaret yolladı.geri çekildiler.
konuştukları bir uğultu gibi geliyordu kulaklarına. doktorunun söylediklerini hatırladı.onun gerçek olmadığını düşündükçe ki bunu düşünmek bile istemiyordu, sesi daha az duyulur hale geliyordu.patrick keiraya "çok üzgünüm ama sen gerçek değilsin, artık seni hayatımdan çıkarıp evime dönme zamanım geldi,bunu beni bekleyenlere yapamam" gibi birşeyler söyleniyordu.keira patrickin gerçek olmadığını düşünürken, patrick onu yanıltıyor, oyalıyordu bu beyaz odada.son bir kez birbirlerinin ayaklarına güldüler.son bir kez birbirlerinin gerçekliğini öptüler.vedalaştılar..
2 weeks later..
patrick uyandığında evindeydi.arkadaşları onu maç yapmaya çağırmak için gelmişlerdi.ve akşam da eve dönüş partisi yapacaklardı.duşa girdi başından akan dünyayı düşlerle köpürttü.ayaklarına baktığında kimsenin anlamayacağı bir gülücük belirdi gamzelerinde.hayatına devam etti.

aynı gün akıl hastanesi..
keira da uyandı. tüm bu yaşananlara, en iyi sohbet arkadaşının gitmiş olmasına ve kendisinin hala burda olmasına inanamıyodu.eğer patrick burda değilse o artık iyileşmişti.patrick ona veda etmişti.
zaten öyle biri hiç varolmamıştı(bunu düşünürken içi cız etmişti).
hemşire kapıyı açtı.zaten kapısını çalmak gibi de bir adeti olmamıştı hiç.hemşirenin arkasından bir kadın geldi içeri.sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu.onu yatağa yatırdılar.keira karşı gelmeye çalıştı ama onu dinlemediler bile. burda onu duyan hemşireler de vardı hatta birkaç arkadaşı bile vardı.ama bu hemşire onu duymamıştı..burdan gitmek istedi.odadan çıktı ve koridorda yürürken birine rastladı.köşede oturmuş birileriyle konuşuyordu.yaklaştı.seyretti.arada kendini kaptırıp konuştuklarına gülünce hepsi birden keiraya baktılar.ve bikaç dakika sonra o da konuşmaya dahil oldu.keira odasını değiştirip bu odada onlarla kalmaya karar verdi.

patrick,varlığını kabul edip kendisine güvenmeyi öğrendi ve bir daha da hayali arkadaşı olmadı.
keira, yokluğunu kabul edemeyip, var olanlarla aynı yoklukta yaşamayı öğrendi.bir daha da patricke ulaşamadı.

Yorumlar